Son on yılda, Wall Street'in Bitcoin'e olan tutumu, başlangıçtaki küçümsemeden günümüzdeki tam kabul seviyesine kadar dramatik bir değişim geçirdi. Bu yolculuk genel olarak dört aşamaya ayrılabilir:
2013 ile 2015 yılları alay dönemi olarak adlandırılabilir. O dönemde, birçok Wall Street ünlüsü Bitcoin'i açıkça küçümseyerek onu bir dolandırıcılık veya değersiz bir yatırım olarak tanımladı. Bu tutum, geleneksel finans dünyasının bu yeni dijital varlığa karşı duyduğu genel şüpheyi yansıtmaktadır.
Bitcoin'in 2017 yılında ilk kez 20,000 dolarlık sınırı aşmasıyla birlikte, Wall Street dikkat aşamasına girmeye başladı. Hala geniş çapta şüpheler bulunsa da, bu kilometre taşı olay finans dünyasının dikkatini kesinlikle çekti ve onların bu dijital paranın potansiyelini ciddiyetle düşünmeye başlamasına neden oldu.
2020 ile 2021 yılları, deneme aşamasının başlangıcını işaret ediyor. Grayscale Trust'ın kurulması ve vadeli ETF'lerin piyasaya sürülmesiyle birlikte bazı finansal kuruluşlar Bitcoin pazarına temkinli bir şekilde girmeye başladı. Bu aşama, geleneksel finans ile dijital varlıklar arasında ilk birleşimi gösteriyor.
2024 yılına geldiğimizde, Wall Street'in Bitcoin'i tam anlamıyla kucakladığını görüyoruz. BlackRock, Fidelity gibi finans devleri Bitcoin spot ETF'lerini piyasaya sürdü ve işlem hacmi hatta altın ETF'sini bile geçti. Bu gelişme, Bitcoin'in Wall Street varlık yönetiminin önemli bir parçası haline geldiğini gösteriyor.
Bu tutumdaki köklü değişim, yalnızca Bitcoin'in bir varlık sınıfı olarak olgunlaşmasını yansıtmakla kalmıyor, aynı zamanda tüm finans sektörünün dijitalleşme ve yeniliklere kabulünü de gösteriyor. Regülasyon ortamının giderek netleşmesi ve pazarın sürekli gelişmesiyle, geleneksel finansal kurumların dijital varlık alanına daha aktif bir şekilde katıldığını görebiliriz. Bu eğilim, şüphesiz küresel finansal yapı üzerinde derin bir etki yaratacaktır.
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
6 Likes
Reward
6
3
Repost
Share
Comment
0/400
RugpullSurvivor
· 8h ago
Enayiler piyasa yapıcı oldu.
View OriginalReply0
fren.eth
· 8h ago
Köpekler bile bize bakmıyor, şimdi gerçekten güzel kokuyor.
View OriginalReply0
CoconutWaterBoy
· 8h ago
Sabah akşam, bizim lezzetli yiyeceklerimizi ve içeceklerimizi yediğimizi görmek zorundayız.
Son on yılda, Wall Street'in Bitcoin'e olan tutumu, başlangıçtaki küçümsemeden günümüzdeki tam kabul seviyesine kadar dramatik bir değişim geçirdi. Bu yolculuk genel olarak dört aşamaya ayrılabilir:
2013 ile 2015 yılları alay dönemi olarak adlandırılabilir. O dönemde, birçok Wall Street ünlüsü Bitcoin'i açıkça küçümseyerek onu bir dolandırıcılık veya değersiz bir yatırım olarak tanımladı. Bu tutum, geleneksel finans dünyasının bu yeni dijital varlığa karşı duyduğu genel şüpheyi yansıtmaktadır.
Bitcoin'in 2017 yılında ilk kez 20,000 dolarlık sınırı aşmasıyla birlikte, Wall Street dikkat aşamasına girmeye başladı. Hala geniş çapta şüpheler bulunsa da, bu kilometre taşı olay finans dünyasının dikkatini kesinlikle çekti ve onların bu dijital paranın potansiyelini ciddiyetle düşünmeye başlamasına neden oldu.
2020 ile 2021 yılları, deneme aşamasının başlangıcını işaret ediyor. Grayscale Trust'ın kurulması ve vadeli ETF'lerin piyasaya sürülmesiyle birlikte bazı finansal kuruluşlar Bitcoin pazarına temkinli bir şekilde girmeye başladı. Bu aşama, geleneksel finans ile dijital varlıklar arasında ilk birleşimi gösteriyor.
2024 yılına geldiğimizde, Wall Street'in Bitcoin'i tam anlamıyla kucakladığını görüyoruz. BlackRock, Fidelity gibi finans devleri Bitcoin spot ETF'lerini piyasaya sürdü ve işlem hacmi hatta altın ETF'sini bile geçti. Bu gelişme, Bitcoin'in Wall Street varlık yönetiminin önemli bir parçası haline geldiğini gösteriyor.
Bu tutumdaki köklü değişim, yalnızca Bitcoin'in bir varlık sınıfı olarak olgunlaşmasını yansıtmakla kalmıyor, aynı zamanda tüm finans sektörünün dijitalleşme ve yeniliklere kabulünü de gösteriyor. Regülasyon ortamının giderek netleşmesi ve pazarın sürekli gelişmesiyle, geleneksel finansal kurumların dijital varlık alanına daha aktif bir şekilde katıldığını görebiliriz. Bu eğilim, şüphesiz küresel finansal yapı üzerinde derin bir etki yaratacaktır.